Değerli okuyucularımız, sizleri Türk yazarımızın son makalesini okumaya davet ediyoruz.

 Dear readers, we invite you to read the last article of our Turkish author.

 

YAPAY ZEKANIN ŞİİRİ

Yapay zekânın geleceği günümüzün en önemli konularından biri haline gelmiş durumda. Dünyanın en önemli üniversitelerindeki profesörler bu konuda farklı görüşlere sahip, filozoflar ise ikiye bölünmüş haldeler.

İnsan anlaşılması gerçekten çok zor bir varlıktır. Bu anlaşılmazlık ve çözümsüzlük, evrenin belirsizlik üzerine kurulu olmasından ve insanın yaratılmışların çoğundan üstün olmasından kaynaklanıyor. İnsanı bir tür olarak mı yoksa bir birey olarak mı anlamanın daha karmaşık olduğu, hala kendime sorduğum bir sorudur.

Birey olmak ne anlama geliyor? Beni ben yapan nedir? Neden sürekli bir şeyler arzuluyoruz ve arzularımız sürekli değişmeyi nasıl başarıyor? Benlik nedir? Yaşama isteğimiz nereden gelir? İçimizdeki öteki kim ve imge denen şey nedir? Dahası, duygularımız olmasaydı biz olur muyduk? Ruh nedir, nerededir? Bir kimliğimiz var mıdır yok mudur? Ne kadar eşsiz olabiliriz? Bu sorular bir yazar ve şair olarak yazdıklarımı her zaman etkilemiştir.

Fakat söz konusu yapay zekâ olduğunda akla pek çok soru daha geliyor. Duygular olmadan bilinç olabilir mi? Yapay zekânın bir iradesi olabilir mi? İnsanın öznel bilinçli deneyimleri olarak tanımlayabileceğimiz qualialar yapay zekanın neresinde olacak? Örneğin yapay zekâ acıyı hissedebilir mi? Acının getirdiği diğer içsel duyguları anlayabilir mi?

Bunun tam olarak mümkün olduğuna inanmıyorum, çünkü insanların sezgileri, ilhamları, önsezileri, dünya dışından bir yerlerden bir tür bağlantıları var. Bu noktada, yapay zeka olaylara ve durumlara aşina mı olacak yoksa onları anlayacak mı? Bence gelecekte olacak olan şey, yapay zekanın bilinçsiz bir zihin faaliyeti olacağıdır. Kısacası beynimizin neden olduğu, yani nereden geldiğini bile anlamadığımız düşünceler yapay zekada olmayacaktır.

İnsanlık çok farklı yapılara sahip farklı insanlardan, farklı özelliklere sahip bireylerden oluşsa da aynı zamanda ortak mutluluk, üzüntü ve kaygı yaşayabilen tek bir türdür. Hepimizin bireysel deneyimlerimiz ve kişisel görüşlerimiz var ama kolektif bir bilince de sahibiz. Aslında Türkçe’de bir insan elinden çıkan anlamına gelen yapay kelimesinin İngilizcedeki karşılığı artificial sanat kökünden gelmektedir. İnsanlık tarih boyunca devrim niteliğinde sıçramalar yaşadı. Ateşin ve yazının keşfi, elektriğin ve internetin icadı ve şimdi de çağımızın en önemli konularından biri olan yapay zeka.

A, A'dır ve A, B olamaz. Nesne-özne ilişkisi bugün zihin felsefesinin en önemli tartışmalarından biridir. Evet, yapay zeka duvarın mavi rengini algılayabilir. Hatta bunu bir insandan çok daha iyi tanımlayabilir. Mavinin hangi tonu olduğunu, duvarın ne zaman ve hatta kim tarafından boyandığını bile bize söyleyebilir ama mavinin ne anlama geldiğini bilemez. Ama mavi her insana farklı bir şey hissettirebilir. Örneğin bana okyanusu hatırlatırken başka birine çocukluğunu veya bir başkasına gökyüzünü hatırlatabilir. İnsanlar ancak keşfettikleri şeyleri bilirler. Yapay zekâ insan temelli olduğu için yapay zekânın bilinmeyeni bulmasının mümkün olmayacağını düşünüyorum.

Yani insanı insan yapan, insanı birey yapan şey yapay zekada olmayacaktır. Birinci şahıs deneyimi ve aynı şeylerin farklı insanlarda farklı şeyler çağrıştırması, yani öznel içsel deneyim, yapay zekânın tamamlayamayacağı özelliklerdir. Ayrıca cinsiyet faktörü, genetik özellikler, kuantum bilinmezlik deneyimi, doğum ve ölümün sonuçları, kendi neslini devam ettirme çabası gibi insani özellikler de yapay zekada olamayacak şeylerdir. İnsan gibi davranmak, insan olmanın amacını gerçekleştirmek anlamına gelmez. Aynaya baktığımda ya da kendimle konuştuğumda diğer ben kim? Yapay zeka bu paradoksu yaşayacak mı?

Dil, insanı diğer canlılardan ayıran en etkili iletişim unsurudur. Dil başlı başına bir mucizedir. Dilin duygularımızı, duygularımızın da dili etkilediği muhakkaktır. Şiir, dilin en özel kullanım alanlarından biridir. Bir eserin şiir olup olmadığı anlaşılmadan önce hissedilir. Devrik cümleler, ters çevirmeler, çok anlamlılık, metaforlar, ironi, kafiyeler, kelime oyunları, şiirselliğin müzikal unsurları, yeni dil unsurları yaratmak gibi unsurlar bir şair için çok çaba gerektirir ama yapay zeka bunları bir insan şairden daha hızlı yapabilir.

Peki yapay zeka bir sanat eseri yaratabilir mi? İmaj, üslup, biçim ve anlam, sanatçı ve izleyici bir sanat eserinin en belirleyici özellikleridir. Yapay zekadan bir şiir yazmasını istiyoruz ve yazıyor, peki yapay zeka yazdığı şiirin farkında mı? Farkındalığın sonuçlarını biliyor mu? Yazdığı şiirin bir amacı var mı yok mu? O bir şair mi yoksa şair olması istenen bir yapı mı?

Dahası, bilimin ahlaki bir yapısı yoktur. Bir sanat eserinin yaratılması ise tamamen bireysel bir çalışmadır. Bir şair olarak bazen öyle bir cümle buluyorum ki dizilişi mükemmel, ses, kelime oyunu ve kafiye açısından çok etkileyici ama anlam olarak hiç istemediğim bir şey. O cümleyi isteksizce siliyorum. Yapay zekanın bu duyarlılığa sahip olacağını sanmıyorum.

Yapay zekânın insani özelliklere sahip olamayacağıma dair tüm eleştirilerime rağmen önümüzdeki yıllarda yapay zekânın sanat eserleri üretebileceğini düşünüyorum. Bu biraz zaman alacaktır. Yapay zekânın insan olmayı bilmeden insan gibi davranması, "Çin Odası Argümanı’nda” olduğu gibi anlamsal bir sözdizimi ayrımını gerektiriyor. Çünkü anlambilim sözdiziminden ortaya çıkmaz.

Bu tür engeller aşıldığında yapay zekâ kısa bir süre içinde tüm şiirleri analiz ederek yepyeni bir şiir tarzı yaratacak, kendine özgü bir üslup oluşturacaktır. Şiirler de zaman içinde estetik bir ürün haline gelebilir. Çok güzel eserler üreten bir yapay zeka ortaya çıkacaktır. O yüzden biz şairlerin güzel şiir yazmak için acele etmemiz gerekiyor.

Ama yapay zekanın şiir yazdığının, bunun nedenlerinin ve sonuçlarının, şair olmanın ne anlama geldiğinin farkında olacağını sanmıyorum. Ama bunun bir önemi var mı? Bir sanat eserini yazarından bağımsız olarak değerlendirebiliriz. Eser estetik bir ifadeye ulaşmışsa ve toplumu etkilemeyi başarmışsa bence bunda sorun yoktur ve ben o sanat eserinden keyif alırım çünkü bir bakıma sanat eseri topluma ve sanata aittir ve kimin yaptığı ya da yazdığı önemli değildir.

Ancak burada şu soru ortaya çıkıyor. Sanat eseri yapay zekaya mı yoksa onu yaratan insana mı ait olmalıdır? Yapay zeka her şey olsa bile asla bir insan olmayacaktır. Yani bir eseri icra eden yapay zekâ, onu oluşturan bir insan olduğu için var olacağından, ortaya koyduğu eser de aslında bir insan eseri olacaktır. Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki sanatın insandan kaçışı yok.

 

CAN YİĞİT TUNÇMAN